9 Şubat 2011 Çarşamba

Kafamızı ne yana çevirsek, herkes "Önder"

Derya Önder’in gerçekten bir şiir beğenisi var mı, ondan emin değilim. Ne bileyim, bana hiçbir zaman konusuna hâkimmiş gibi gelmedi. (Bütün yazılarını okumadım elbette) Belki de okuduğum yazılarında, vakıf olmadığı konular hakkında genelgeçer hükümler veriyor olması bana bunları düşündürmüş olabilir. Pekâlâ, yanılıyor da olabilirim. Ama şundan eminim; 2000’ler ile ilgili yazdıklarına, o dönemin dergilerini yorumlayışına bakınca; 2000’ler meselesine bir telaşla iliştiği, meseleyi kavramaktan uzak, bilakis bu meselelere sonradan “bulaşık” olmaya çalışan biri olduğu görülüyor.
Ne var ki, 2000’ler üzerine yazarken amacının ne olduğunu da anlamadım. Edebiyat tarihçiliği desem, içimdeki kazma hemen konuşacak: “Edebiyatın tarihi olmaz…” diye… Önder bir yöntem sahibi değil. Yordam da bilmiyor. Burası da twit'lerinden belli.
“Heves”in kapanması, kimilerinde kalp çarpıntısına neden olmuş besbelli. Önder de “tetikçi”lerin arasına kendini yazdırmak istiyor. Ama öyle vuramıyorsun işte. Geldiği argüman da komik. “kitap-lık niye hevesliymiş!?” Daha enteresanı, Derya Önder’in EB’den sonra EB’den önce diyerek, geçmişini reddetme raddesine varmış olması. Birden Önder’i heves'i görünce, EB’ye sığınırken buluyoruz. Bir kere ben EB’ye Enis Batur diyorum. Bildiğim kadarıyla Enis Batur’un yanında yetişmişler, onunla birlikte çalışmış olanlar, ona EB diyorlar. Benim bilmediğim Önder’in yazıldığı okullar var da, benim mi haberim yok? Mesele madem kitap-lık, o zaman okuduğunu anlayacaksın Önder. İki sayıdır kitap-lık'ta İbo konuşuluyor. Bunun neresi fena. Sen de inkâr fırtınalarına girmediysen, kitap-lık'ta inkârlar da yayımlanıyor, bu duruma bayılmasan da hoşnut olman gerekmez miydi?
Önder, Öteki-siz dergisini 2000’lerde çıkan dergiler içinde değerlendirmekten çekinmiyor. Evet, şu kuşak meseleleri sıkıcı meseleler. Kuşak dediğin şey, biyolojik yaşla ilgili bir şey değil; aynı şey dergiler için de geçerli. Öteki-siz doksanların dergisiydi. Bir tür “tutunamayanlar” tribidir. Pozu solculuktur ama sol argüman, sol hakkında net bir duruşu yoktur. Sadece solun imgelerine göndermelerde bulunan şiirler yazmışlardır. Konforludurlar.
Önder’in işi bilmediği ortaya çıkmıştır. 2009 yılında bir gün, Derya Önder 2000’lerle ilgili bir şeyler yazmaya kalkışıyor ama yazdıklarından edindiğim izlenime göre, 2000’lerde ne olup bittiğinin farkında değil. Bakın ben de değilim. Hakan Şarkdemir gibi. Ama en azından tarihsel olarak sıralamayı, işin aşama aşama nasıl gittiğini biliyorum. Yani şahidim sadece. Derya bunların da farkında değil. Sonuçta 2000’lerle ilgili bir dizin çalışması yapılması artık zaruridir. Ama yorum olmasın. Sadece döküm. Çünkü her şey orada gizli.
Kitap-lık’a gelince, önce okuduğunu anlamak tavsiyedir ve de önceliklidir. Gerisi senin yaptığın gibi (şiirler/yazılar üzerinden konuşmak dururken) malumatfuruşluğa, üstünden, kıyısından köşesinden konuşmaya, en nihayet dedikoduya girer. Boşver bu işleri.