4 Şubat 2011 Cuma

Bi paragraf...

Söylediğimiz çok şeyi Cemal Süreya'ya dayandırma alışkanlığı ve çaresizliği çoğunlukla komik sonuçlar doğuruyor.Bu doğrultuda "günümüz şairi geçmiş şiiri çok iyi hazmetmiştir" şeklindeki kanaat, can sıkıcı bir boyut kazandı,diye düşünüyorum.Bu kanaatimi en çok da imgeyi ele alıştaki "saldım çayıra" mantığı ve liriği söyleme iddiasındaki "ağlak ton" besliyor.Lirik üzerinde düşünmektense şiiri salt ironiye,humora dayandırmanın da tek başına bir çözüm olmadığını düşünüyorum.Yeri gelmişken mi bilmiyorum ama Birhan Keskin'le bitirmek istiyorum sözümü:"Lirizm olmadan şiir ne kadar mümkün? Hiç lirizm olmadan şiir mümkün müdür, bunu çok düşündüm, mümkündür tabii. Ama o çerçeve içinde bile şiir kendine ait bir lirizm bulacaktır, şiir buna doğal olarak yeltenir çünkü. Bana göre şiirde lirizmin adı; yoğunluktur. Taşa dair hakikatli bir cümle kurduğunuzda, ya da ota dair, ya da bir yere dair, o kendi lirizmini yaratacak bir yatak açar dil içinde. Söz şiir olmaya yeltendiğinde bu ister istemez böyledir."

Söyleşi: Can Bahadır Yüce, Zaman Kitap Eki, 1 Mayıs 2006