
1927 yilinda dogan pastior, 1949’ta bes yillik calisma kampi cezasindan sonra hermannstadt’a geri döner. liseyi bitirir, askerligini yapar, bir insaat firmasinda calisir. daha sonra bükres’te alman dili edebiyati okumaya giderken bir arkadasina saklamasi icin siirlerini birakir. ancak arkadasi bu siirleri okur ve iclerinde sairin bu sovyet calisma kamplarindaki deneyimlerini aktardigi bes siiri de vardir. daha sonra securitate pastior’un bu arkadasini bir nedenle köseye sikistirir ve pastior’un bu antisovyetik siirlerine ulasir. ardindan sorgular ve baski dönemi gelir pastior icin ve bu, securitate ile isbirligi yapacagina dair imzasini atmasiyla sonlanir, aksi takdirde hapse atilacaktir. daha sonra iyi kontrol edilen bir hayat sürer, escinsel olmasina karsin evlenmek zorunda da kalir.
1968 yilinda bati’ya gecmesine izin verilir, ancak pastior geri dönmez, alman makamlarina iltica basvurusunda bulunur. sonrasinda kendini siire adar. bu dönemde de securitate icin calisip calismadigi bilinmiyor (müller’in deyimiyle rumen gizli servisi muhtemelen halen bati’da calismakta olan casuslarini ele verebilecek dosyalari acmiyor).
müller, securitate’ye üye olmamayi basarmis birisi (kendi deyimiyle girdikten sonra cikmak veya girip de kötü bir sey yapmamak, girmemekten cok daha zor oldugu icin) tv programinda pastior’u anlamaya calisiyor. pastior’un gecmisinin bu yanindan hic bahsetmemesi kabul edilir bir sey degil ama pastior calisma kampi döneminden de, escinselliginden de hic bahsetmemis. belki de konusmamanin hayatta insana daha yararli oldugunu ögrenmis kücük yastan. müller gibi siyasi yönü belirgin bir edebiyata yönelmedi, onun tepkisi malzeme üzerindendi. kimbilir belki de bu yüzden icerik onun kactigi bir seydi ve yeni bir baslangic ancak yeni bir dille olabilirdi, yeni bir dil ise malzeme demekti. arkasindan sorular birakip gitti, belki de hic yanitlanamayacak sorular…